Posts

İntibah

Ali Bey, zengin bir ailenin tek evladı, yirmi bir yaşlarında zeki, çalışkan ve yakışıklı bir delikanlıdır. Babası oğlunun eğitimine çok önem vermiştir.Babası oğlunu, oğlu da babasını çok sevmektedir.Ama babasını kaybettikten sonra hayatında büyük değişiklikler oldu.Annesi, babasının ölümünü unutması için  Ali Bey’i Çamlıca’ya gezmeye götürmeye başlar. Ali Bey bu gezilere iyice alışır ve arkadaşları ile çamlıca’ya eğlenmeye gider. Orada güzel bir kadın görür.Adı Mehpeyker’dir. Ali Bey Mehpeyker’i gördükten sonra  onu düşünmekten geceleri uyuyamaz, işlerini ihmal eder.Ama Mehpeyker’in bir fahişe olduğunu bilmez.Arkadaşları kadının bir fahişe olduğunu Ali Bey’i ikna etmeyi başarırlar.Ama kadın okadar büyük bir etki bırakmıştı ki; Ali Bey onu bırakmak istemez.Ama annesi de bunu öğrenmiştir. Eve bir cariye satın alır. Adı Dilaşub’tur. Kız  Mehpeyker’den daha güzeldir. Ali  Bey Dilaşub’la  evlenmeyi kabul eder ve de evlenir. Mehpeyker bunu öğrenir ve Ali Bey’den intikam almak için yemin eder

BEYAZ DİŞ JACK LANDON

Karanlık ladin ağaçları ormanı, donmuş nehrin her iki yakasında yer alıyordu. Arazi öylesine cansız, ıssız ve soğuktu ki hüzün kelimesi bile onu tanımlamada yetersiz kalıyordu. Sessizlik her yanı sarmıştı.Ama yine de bu uzak yabani topraklarda dirençli bir yaşam vardı. Görünümleriyle kurttan farksız bir köpek sürüsü donmuş nehir boyunca ilerliyordu. Hayvanların sık tüylü postları buz tutmuştu. Solukları havayla karışınca buharlaşıyor, sonra incecik buz taneciklerine dönüşüp tüylerine yapışıyordu. Deri koşumları, yine deri kayışlarla peşleri sıra sürükledikleri bir kızağa bağlanmıştı.Gece olunca  köpeklerlerden biri kaybolur. Günden güne de kabolmaları devam etmektedir. Sahiplerinden Bill kurt sürüsünü ürkütmek ve hıncını onlardan almak için onları vurmaya kara verir. Ama bu onun sonu olur.Daha sonra dişi kurt ve diğer sürünün üyeleri başka bir kızak grubunun geldiğini fark edince onların peşini bırakırlar. Sürünün diğer üyeleriden olan Tek göz ve  Genç kurt dişi kurtla birlikte olabilm

 ARMAĞAN DANIELLE STEEL

Kış mevsiminde, Whitteaker ailesi noele çok büyük bir heyecanla hazırlanmaktadır. Ailenin reisi olan john’un babasında kalma, kendisininin yürüttüğü bir işi vardır. Ailenin hanımı olan Liz iyi öğrenim görmüş olan biridir. Çocukları dünyaya geldikten sonra işini bırakmış ve kendini tamamen onların yetişmesine adamıştır. Tommy ailenin büyük çocuğudur. Kendisi okulda ve uğraştığı spor dallarında çok başarılıdır. Küçük çocukları, Annie ise çok yaramaz ve bir o kadar da sevimli bir kız çocuğudur. Onun doğumundan sonra aile dahada birbirine bağlanmış ve mutlulukları bir kat daha artmıştır. Noel hazırlıkları son hızla devam ederken evde büyük bir heyecan hüküm sürmektedir.Sonunda noel gelir. Hep birlikte mutlu bir noel geçirirler. Noelden bir kaç gün sonra Annie hastalanır ve yatağa düşer. Liz akşam doktoru çağırır. Doktor akşam eve gelir ve Annie’in hastalığının soğuk algınlıgı olduğunu söyler. O akşam Liz’in gözüne uyku girmez. Sabah kalktığında Annie’nin ateşi dahada artmış ve sık sık nefe

Barbaros Hayreddin Geliyor KİTABIN ÖZETİ

Barbaros, 1473 tarihinde Midilli Adasında doğdu. Babası Midilli’ye yerleşmiş olan Türk sipahilerinden Eceova’lı Yakup Bey’dir. Yakup Beyin İshak, Oruç, Hızır ve İlyas adında dört oğlu dünyaya gelmiştir. İshak ile Oruç büyükleri, Hızır ile İlyas da küçükleri idi. Hızır, Barbaros Hayrettin adı ile şöhret bulmuştur. Yakup Bey’in oğulları denizlere açılıp ticaret yapmaya başladılar. Oruç, Mısır, Trablus ve Şam tarafında, Hızır ile İlyas da Selanik tarafında ticaret yapmaktaydılar. İshak ise baba yurdunu bekliyordu. Hızır ile İlyas, Rodos Adasının önünden geçerken karşılarına, korsanlar çıkıverdi. Bu korsanlar, iki kardeşin mallarını yağma etmek istediler. Korsanlarla çetin bir mücadele başladı. Fakat bu çarpışmada İlyas şehit düştü. Hızır da esir edilerek Rodos zindanına hapsedildi. Hızır kısa bir zaman da korsanların elinden kurtuldu, ticareti bırakarak bu olayın etkisiyle korsan olmaya karar verdi. O zamanlar Antalya’da Yavuz Sultan Selim’in kardeşi Şehzade Korkut valilik yapıyordu.

Makedonya 1900

Geçen yızyıl sonlarında yaygınlaşan ulusçuluk akımları, yüzyıllardır bir arada kardeşçe yaşayan Makedonyalıları dil, din ayrılıkları ile birbirine düşürür, kanlı bıçaklı eder. Buna karşılık Makedonya halkı tabanda eski dostluk, kardeşlik ilişkilerini sürdürür. Necati Cumalı, bu kitapta yer alan on bir öyküsünde bu insancıl yakınlığın yaşanmış örneklerini sergilemiştir. …Urla`da üç yıl yatağında sılasını yaşadı. Baktığı yerden gözlerini ayırmadan sık sık dalar giderdi. Arada kendini tutamadığı sıralarda, “Ah, Florina`yı bırakmayacaktım, Florina`da ölecektim!” dedikçe, artık gölgelenmeye başlayan bakışlarında, cins atlar gibi, geniş sağrılı dik omuzlu dağlarının izdüşümleriyle Makedonya göklerinin ışığı yansır, yüzü bulutlardan sıyrılmış gibi aydınlanırdı...

Beyaz Lale

Balkan Savaşından sonra bazı Türk köyleri bozguna uğramıştır.Bulgar asıllı binbaşı Radko Balkaneski’ nin bunda çok büyük payı olmuştur.Bu binbaşı Galatasaray Sultanisini bitirmiş,iyi tahsil görmüş bir kişidir. Serez’ de bulunan Türkler oldukça zengindiler. Bu binbaşının amacı buradaki müslümanların kaçamayanlarını toplamak, ilk önce işkence ile kasalarındaki ve bankalarındaki paralar alınıp, bu paralar Bulgar mekteplerine verilecektir. Daha sonra Türkler vaftizlenip Hristiyan yapıldıktan sonra öldürülecektir. Binbaşı Rako’ nun diğer bir amacı bu köylerdeki en güzel Türk kızını seçmektir.Binbaşıya göre 45 yaşı üzerindeki kadınlar ve 60 yaşı üzerindeki erkeklerin vaftizlenmesi uygun değildir. Genç bir Türk kadınının karnında on beş tane düşman taşıdığını düşünmektedir. Bu yüzden bir genç kadını veya bir kızı öldürmek on beş tane birden düşman öldürmek demektir. Binbaşı Radko’ nun en büyük işkencesi insanları soyundurup, kasaturayla vücutlarını yararak ateşe atmaktır. Çünkü vücudu ya

Kızıl Pençe Mustafa Armağan

Kazım Karabekir tarafından yazılan ve Cumhuriyet tarihine ışık tutan metinlerin bir araya gelmesi ve Mustafa Armağan tarafından yorumlanması ile oluşan  Kızıl Pençe  kitabı için sarsıcı ifadesini kullanabiliriz. Kurtuluş Savaşı sırasında Mustafa Kemal’in en güvendiği komutanlardan biri olan Kazım Karabekir ilerleyen zamanlarda Mustafa Kemal’in Kızıl Pençe adını verdiği bir örgüt tarafından kuşatıldığını ve onu farklı yönlendirdiğini iddia etmiştir. Yazmış olduğu metinler ile bunu açıkça belirten ve git gide Mustafa Kemal karşıtı bir tutum sergileyen Kazım Karabekir’in yazdıkları yıllar sonra bile halen tartışılmaya devam ediliyor. Kızıl Pençe  kitabı tarihe ışık tutma açısından her ne kadar güzel bir eser olsa da Mustafa Armağan’ın kendi yorumları ile Kazım Karabekir’in yazdıklarına açıklık getirmeye çalışması kitabın güvenirliğini biraz azaltıyor.