Posts

Showing posts from November, 2013

BİR TEREDDÜTÜN ROMANI KİTAP ÖZETİ

Mualla hanım kendisine yakın bir dostu tarafından tavsiye edilen kitabı tereddüt içinde okur. Kitapta anlatılanlar Mualla hanımın ilgisini çok çok çeker. Kitabı elinden bir türlü bırakamaz. Kitapta zehirlenen, ölüm ile yaşam arasında mekik dokuyan bir adamın hiç geçmeyen zamanı, yanlız bir şekilde ölüm korkusu anlatılıyor. Mualla hanım kitabın yazarını merak eder ve daha sonra bir aile dostu olan Raif Bey tarafından yazarla tanıştırılır. Raif Bey Mualla hanımın saf, temiz ve iyi bir aile kızı olduğunu, bekar olan yazarın onunla evlenmesinin uygun olacağını söyler. Kızla tanışan yazar kızı çok beğenir ve evlenme teklif eder, fakat cevabı için Mualla’ya zaman verir. Yazarın bu trklifini, İtalya’dan kocasından ayrılıp yazar için İstanbul’a gelen, yazarın eserlerini hayranlıkla okuyan, yazardan tiyatro eserleri için bilgi almaya gelen ve yazara aşık olan Vildan, bir partide duyunca soluğu bir gece yarısı yazarın otelinin önünde alır. Şöför yazarı otelden alır ve onu bekleyen arabaya getiri

BİR ÖLÜNÜN DEFTERİ KİTAP ÖZETİ

Yağmurlu bir gecede Hüsam,karısı ve çocukları İsmet ile  Fuad evde otururlarken yaşlı bir adam eve gelir ve Hüsam’ın onunla birlikte  gelmesini ister.Hüsam’ı en yakın arkadaşı Vecdi’nin yanına götürür.O gece Vecdi  hayata gözlerini yumar ama Hüsam’a kara bir defter bırakır.Bu,Vecdi’nin çocukluktan  ölümüne kadar olan hayatını yazdığı günlük niteliğinde bir defterdir.Hüsam  gefteri okumaya başlar… Vecdi ile Hüsam çocukken bir yatılı okulda kader arkadaşı  olurlar.Vecdi’nin bir de halası ve halasının kendi yaşlarında Nigar adında bir kızı  vardır.İleriki yıllarda hem Vecdi hem de Hüsam Nigar’a aşık  olurlar.Fakat Nigar Vecdi’yi bir kardeş gibi gördüğü için kalbi Hüsam’a vurulur.Vecdi  Hüsam’a olan ve çocukluk yıllarından gelen samimi arkadaşlıktan soğur,çünkü Hüsam  artık Vecdi’yi anlamaz,ona fazla ilgi göstermez olur Kendisini onlardan  uzaklaştırmak ister.O sırada cereyan etmekte olan Balkan savaşlarına gönüllü  doktor olarak gider ve orada sol kolunu kaybeder.En sonunda İstanbul’a tek

BİR KADIN DÜŞMANI KİTAP ÖZETİ

    İskender okul yıllarında gayet sakin bir kişiliğe sahiptir.    Askere gidip geldikten sonra tanışmış olduğu Zeynep adlı bir kız   yüzünden sinirli bir kişiliğe sahip olur.    Zeynep İskender’i Mesut adlı zengin bir gençle aldatır.  İskender buna dayanamaz ve Zeynep’le boşanırlar. Zeynep’in  kendisini aldatmasıyla tüm kadınlara önyargılı bakan İskender  kimseyi sevmemeye dair kendisine söz verir. İki sene sonra bir  iş yerinde çalışmaya başlar. Çalıştığı yerde çok hoş bir bayan  vardır. Belgin adlı bu kadından çok etkilenir. Fakat önceki  deneyimini hatırlayarak kadına fazla ilgi göstermez. Belgin  zamanla İskender’e aşık olur. İskender kadına ilgi göstermez.  Lakin daha sonra önyargısını yenen İskender Belgin’e bütün  hislerini döker.

BİR KADIN KAYBOLDU ROMAN ÖZETİ

Kitapta dört ana karakter vardır.Selma,İrfan,Hümeyra ve Necmi.Selam ve Necmi uzun süren evliliklerinde mutsuzdurlar.Sebep ise genç,güzeller güzeli Hümeyra ile Necmi’nin birbirleriyle kıskandıracak bir ilişki içerisinde olmalarıdır.Kendini Tanrıya adar gibi kocasına adayan, aslında oldukça çekici ve güzel olan Selma,kendine hakim oalmayarak Hümeyrayı kıskanmakta ve tekrar kocasın sahip olmak istemektedir.Avukat İrfan Selmanın kardeşidir.             Yılbaşı gecesidir.Yağmurun yağması yıdızların kendilerini göstermelerine engel olamamaktadır.İnsanlar eğlencenin doruğundadır.Hümeyra da kendisini mutlu eden insanın yanına,Necminin evine gider.Necmi ile Hümeyra aşkın doruklarında birbirlerine sevgiyi haykırırken,olaydan herbi olan Necminin karısı Selma eve girer ve Hümeyraya iki el ateş eder.Selma acılarının sebebi olarak gördüğü Hümeyrayı elinde olmayarak vurmuştur.Necmi Selmanın kardeşi avukat İrfanı arayarak olayı anlatır.İrfan hemen bir doktoru gasp suretiyle gözlerini bağlayarak eve ge

BİR DİNOZORUN ANILARI KİTAP ÖZETİ

Bu kitabı okuduğunuzda, bir insanın hayatına neler sığdırabileceğini, hayretle görüyor, gıpta etmekten kendinizi alamıyorsunuz. Bu kitapta MİNA URGAN’ın hayatını daha doğrusu anılarını okumuyor, tarihten bir kesit okuyorsunuz sanki. Aydınlık, apaydınlık kişiliğiyle bir mum misali öğrencilerine, ahbaplarına, tanıdıklarına ve tanımadıklarına hep bir ışık kaynağı bir kılavuz olmuş ve bu işi yapmaktan hiç bir zaman bıkmayacağını, usanmayacağını bir bakıma bu kitapla haykırıyor. Bu kitap, sanki MİNA URGAN’ın yalın, mütevazı ve bir o kadar zengin, duyarlı kişiliğinin anıtsal bir abidesidir. Mine Urgan dinozorluğunu ise şöyle tanımlıyor kitabında : “Çağımıza uymak zorundayız palavrasına da hiç mi hiç inanmıyorum. Eğer yaşadığım çağın en yüce ideali köşeyi dönmekse; eğer yaşadığım çağ toplumsal adaletsizlik üstüne kuruluysa; eğer yaşadığım çağ inandığım her şeyi yadsıyorsa; eğer yaşadığım çağa bayağılık ve çirkinlik egemense ben böyle bir çağa neden ayak uydurmak zorunda kalayım? Tam tersine b

BEYAZ LALE KİTAP ÖZETİ

Balkan Savaşından sonra bazı Türk köyleri  bozguna uğramıştır.Bulgar  asıllı binbaşı Radko Balkaneski’ nin bunda çok büyük payı olmuştur.Bu binbaşı Galatasaray Sultanisini bitirmiş,iyi tahsil görmüş bir kişidir. Serez’ de bulunan Türkler oldukça zengindiler. Bu binbaşının amacı buradaki müslümanların kaçamayanlarını toplamak, ilk önce işkence ile kasalarındaki ve bankalarındaki paralar alınıp, bu paralar Bulgar  mekteplerine verilecektir. Daha sonra Türkler vaftizlenip Hristiyan  yapıldıktan sonra öldürülecektir. Binbaşı Rako’ nun diğer bir amacı bu köylerdeki en  güzel Türk kızını seçmektir.Binbaşıya göre 45 yaşı üzerindeki kadınlar ve 60 yaşı üzerindeki erkeklerin vaftizlenmesi uygun değildir. Genç bir Türk kadınının karnında  on beş tane düşman taşıdığını düşünmektedir. Bu yüzden bir genç kadını veya bir kızı öldürmek on beş tane birden düşman öldürmek demektir. Binbaşı Radko’ nun en büyük işkencesi insanları soyundurup, kasaturayla vücutlarını yararak  ateşe atmaktır. Çünkü vücudu

BİR DEVRİN ROMANI ÖZETİ

Anılarını annesinden aldığı ilk arapça dersle (Arapça) başlar.Annesi Ayşe Nazlı Hanım biricik çocuğu üzerine titreyen otoriter kültürlü ve geleneklerine bağlı bir ev kadınıdır.Eşi Avnullah Bey Sinop zindanlarında müebbet kürek mahkumudur. O sırada aile reisi Hacı Hüseyin Hüsnü Bey’dir. Dedesi bir süre sonra vefat eder. Daha sonra babası sürgünden döner ve bir halk kahramanı olarak (Kahraman – ı Hürriyet) karşılanır. Geldikten sonra Fedakaran’ı  Millet Cemiyeti adında siyasibir fırka kurar. Bu muhalefet partisi İttihak ve Terakki Cemiyeti’ nin hiçişine gelmez ve babasına iftiralar atılmaya başlanarak suçlanır. Sadrazzam ona bir memuriyet teklif ederek siyaseti bırakmasını sağlamaya çalışmıştır. Annesinin ve Hüseyin Hilmi Paşa’ nın ısrarlarıyla babası Kerkük mutasarraflığına atanır.      Kerkük yolunda iftiralar ve kışkırtmalar sonucu linç tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştır. Babası Kerkük’ deki memuriyetinde çok başarılı olur ve şehre refah ve huzur havası gelir. Ayrıca burada  bir çoc

BEYAZ KALE KİTAP ÖZETİ

Venedik’ten Napoli’ye doğru ilerliyorlardı. Türk gemileri yollarını keser. Üstelik onlar topu topu üç gemiyken, Türk gemilerinin ardı arkası kesilmemektedir. Bu Venedik gemisindeki kürekçi esirlerde Türk olduklarından kaptan onları kırbaçlayamaz. Kaptanın bu korkusunun, Yazarın hayatını değiştireceğinden haberi yoktur.   Türk gemileri geldiklerinde diğer iki Venedik gemisi gemilerin arasından sıyrılıp kaçar. Yazarın olduğu gemi ise kaçamaz ve Türk gemilerinin arasında kalır. O öğrenmeye düşkün biridir. Kamarasına iner ve Floransa’dan aldığı kitaplara göz gezdirmeye başlar. Türkler artık gemidedir yukarıdan seslerini duymaktadır. Yukarıya çıktığında esir düşen adamların ne yapılacağına karar verilir. Bu adamlardan çoğu kürekçi olur. Yazarın aklına ise astronomiden anladığı ve doktor olduğunu söylemek gelir. Böylece daha iyi yerlere gidebilir. Türklere bunu söylediğinde pek yüz bulamaz. Daha sonra İstanbul’daki sarayın zindanında bulur kendini. Burada doktorluk yapmaya çalışır. İyileştir

BEYAZ GECELER KİTAP ÖZETİ

Hikayenin ana karakteri olan yazar sekiz yıldır Petersburg’da yaşamasına rağmen hiç arkadaşı olmayan birisidir. Ama o bunu kendine pek dert etmemektedir. Çünkü tüm Petersburg sokaklarının kendisine ait olduğunu düşünmekte olan bir hayalcidir. Her gün saatlerce Petersburg sokaklarında gezer ve insanları, binaları izler. Petersbug’da kendine ait köşeler seçer ve saatlerce buralarda tek başına hiç ayrılmadan oturur. Petersburg’daki insanlar onun her şeyidir. Onlar mutlu ve neşeliyse o da mutlu ve neşelidir onlar hüzünlüyse o da hüzünlüdür. Yaz gelince herkes yazlıklara gittiğinde sokakların bomboş kalması onu hüzünlü bir ruh yapısına sokar. Üç gün boyunca Petersburg’da oradan oraya dolaşır durur. Ertesi gün yine böyle dolaşırken birden şehrin dışına çıktığını fark eder. Geri dönmek yerine kırlara ve ormanlara doğru yürür. Neşesi ve keyfi yerine gelmeye başlar. Gece yarısına kadar dolaşır.Evine dönerken nehir kenarında bir kızın parmaklıklara dayanarak ağladığını görür. Kadınlarla arası iy

BALTACI MEHMET PAŞA VE KATERİNA ROMAN ÖZETİ

      Fakir bir çamaşırcı ve kötü yola düşmüş bir kadının  kızı olan Katerina,  Papaz Gluk’un evinde çamaşırcılığa başlar. Gluk belli bir süre sonra Katerinayla ilişkiye girer. Bu sırada Rusya ile İsviçre savaşa hazırlanmak üzereydiler. İsviçreliler Katerina’nın bulunduğu şehre gelmişlerdi. Katerina burada bir isviçre askerine hayran olur sonunda aşk doğar. Bu arada Katerina askeril papazı idare etmektedir. Papaz bundan şüphelenir ve sonunda evinde Katerina’yla askeri basar ve orada askeri öldürür ve evini yakar. Korktuğu için Katerina’yla Rusya tarafına sığınmaya karar verir. Rusya tarafına geçerlerken sınırda yüzbaşının birisi Katerina’ya el koyar papazıda Moskova’ya gönderir. Kısa sürede Katerina ile yaşadığı aşk ortaya çıkınca Genaral Menkişof emanetine alır. Katerina ile genaral gönül eğlendirir. Genaral savaşı kazanmış olarak yurduna dönerken Katerina’yıda götürür. Fakat karısından korktuğu için Katerina’yı en yakın arkadaşı ve hatta çarın en yakın dostu olan Genaral Şermiyetif’e

ATEŞ GECESİ KİTAP ÖZETİ

Murat Bey Milas’a sürgün gönderildiği gün onu kaymakam bey karşıladı. Kaymakam Murat Bey’i gördüğünde başta şaşırarak  sürgün sen misin çocuğum dedi. Çünkü Murat Bey fiziki görünüşüyle yaşından oldukça küçük gösteriyordu. Kaymakam kısa  bir zaman sonra yanındakileri (Doktor Selim Bey’i, Ceza Reisi Akif Bey’i) Murat Bey’e tanıttı. Fakat zaman geçtikçe alışmaya başlıyordu. Mahalledeki kızlarında Murat Bey’e oldukça fazla ilgi göstermesi, onun daha  çabuk mahalleye ısınmasında yardımcı oldu. Murat Bey Varvar Dudu adında, kırk yaşlarında dul bir kadının evinde kalıyordu.  Varvar Dudu Murat Bey’i zamanla oğlu gibi sevmeye başladı. Onun üstüne o kadar düştü ki, Murat Bey ‘de Varvar Dudu’yu  annesinden farksız görmeye başladı. Dürüstlüğü, saygınlığı ile tüm mahallenin sevgisini kısa sürede kazandı. Bir gün  kaymakam, Selim Bey ve Murat Bey bir iki kadeh içmeye gittiler. Murat Bey yaşı itibariyle kaymakam ve Selim Bey’den küçük  olmasına rağmen, onlara ayak uydurabiliyordu. Hatta kaymakam, içk